Okullar olarak velilerimize, onların kaygılarını giderecek ve geleceğe güvenle bakmalarını sağlayacak bağımsız, geçerli ve güvenilir veriler sağlayamıyoruz. PISA, TIMMS gibi uluslararası sınavlara ülke olarak katılmamızın sebebi de aynı değil mi? Bir velinin ihtiyaç duyduğu verileri ülkemizin eğitim sistemi için görmek istiyoruz. Bu verileri sınav sonuçlarında bulan veliler, çocuklarının iyi bir eğitim alacağı, onlara iyi bir gelecek elde etme olanağı sunan okulları seçmek için modeli zorluyor.
Bu ülkenin çocuklarını geleceğin liderleri olarak yetiştirmek için ihtiyacımız olan tek şey ögretmeye degil ögrenmeye odaklanmış bir eğitimci grubuna sahip olmak ve elbette ki kararlılıktır. Ülkemizin ihtiyacı, 21. yüzyıl becerileri endeksidir. Büyük bir hızla değişen ve gelişen içeriğe değil, bu içeriği oluşturan ve şekillendiren 21. yüzyıl becerilerinin ölçülmesine odaklanan endeksi oluşturmak için, eğitimin değişik aşamalarında ölçmeler yapılması gerekiyor. Ülkemizin kaynakları, böyle bir endeks oluşturmak için, yeni araçlar ve kendimize özgü bir model yaratmaya yeterlidir. Bu model, toplumsal sorumluluk bilinci ile hayata geçirilmelidir. Bunun için Öğretmen Akademisi Vakfı gibi STK’lar, üniversiteler ve MEB acil olarak işbirliği yapmalıdır.
Böyle bir modelin geçerliliğini sağlamak için öğretmen eğitimi ve geliştirilmesi de yeniden tasarlanmalıdır.Bu nedenle, sistemin en önemli değişim adımlarından biri öğretmenlerin eğitimi ve gelişimidir. Halen ülkemizin en ücra noktalarında özveriyle görev yapan öğretmenlerin yeterlilikleri üzerinden konuyu ele almak da yanıltıcı olabilir. Öyleki yeni binyıl tüm sektörlerdeki çalışanların çok hızla değişen dünyaya uyum sağlayabilmesi için sürekli gelişmek, öğrenmek ve değişmek zorunda. Bu durumda öğretmenlerinde aynı şekilde sürekli değişen, gelişen ve yaşam boyu öğrenen bireyler olması diğer iş kolları gibi kaçınılmazdır. Kısacası bu sadece öğretmenlere özgü bir durum veya ihtiyaç değil.
Bu açıdan bakınca özellikle öğretmenlerin yaşam boyu öğrenen bir bireye dönüşümünü sağlamak içinde sadece talepte bulunmak gerçekci olamaz. Özellikle bu konuda geliştirilmesi alanları dikkatlice tarayarak sıralamak gerekirse;
- Öğretmenlerin, özellikle de büyük kentlerde yaşayanların gelir düzeyleri yaşam boyu öğrenme için finansal kaynak ayırmaya uygun değil.
- Öğretmenler için öğrenme ve gelişmeye yönelik fırsatlar ülkemizde MEB tarafından sınırlı olarak sunulmakta fakat özel sektör ve meslek örgütleri tarafından yok denecek kadar az. Bu konuda ÖRAV benzeri daha çok sayıda sivil girişim olmalı.
- Okul yönetimlerinin öğretmenlere bu konuda destek vermek yerine sınav sonuçlarına odaklanarak okulları dersaneleştirmeleri.
- Okul olarak ekip çalışması anlayışının çok az olması ve bunun yerine bireysel başarıların öne çıkarılması. Bu durumda da kısa ve hızlı sonuç almak için sınav başarısına odaklanmak.
- Öğretmenlerin mesleki performanslarının geliştirilmesi ve ölçülmesine dair bir sistem olmaması
- Okul veli işbirliğinin sadece okul için para istemekten ileriye geçmemesi. Bu nedenle de okulun şeffaf ve performans açısından gelişen ve hesap veren bir yapıya dönüşememesi.
- Öğretmenliğin güvenli devlet memuriyeti olarak bir kısım öğretmenler tarafından algılanması. Mesleki hedeflerin ve buna bağlı kariyer planlarının sınırlı olması.
- ÖRAV olarak yaptığımız araştırmalarda gördüğümüz gibi öğretmenlerin mesleğin özellikle 6.-15. yılları arasında yaşanan mesleki tatminsizlik duygusu nedeniyle gelişime kapalı olmaları.
- Öğretmen yetiştirme modelinin bütüncül bir bakış yerine anlık ve ihtiyaca uygun çözümlerle şekilleniyor olması.
- ·Öğretmen seçimi, özellikle lise ve üniversite derecelerine bakılarak, en iyi %25 arasından yapılmalı.
- ·Yeni atanan her öğretmen, 5 yıl boyunca yılda en az 100 saat olmak üzere MEB’den veya akredite ettiği üniversiteler, STK’lar gibi kurumlardan hizmet içi eğitim almalı.
- ·Eğitimlerin bir bölümü yüz yüze, bir bölümü de uzaktan eğitim yöntemiyle gerçekleştirilmeli.
- ·Eğitimlerin yarısı öğretmenin kendi tercih ettiği alanlarda, diğer yarısı ise Koçluk, mentörlük,rehberlik ve/veya denetleyen kişinin raporlarına göre belirlenecek gelişim alanlarda olmalı.
- ·5 yıllık eğitimi başarıyla tamamlayanlar, bir sonraki 5 yıl için sertifikalandırılmalı.
- ·Sertifikasını 3 kez üst üste yenileyen 15 yıllık bir öğretmen, yaşam boyu sertifikaya hak kazanmalı.
- ·1. ve 2. sertifikaların yüksek lisans derecesine dönüştürülmesini sağlayacak akreditasyonun yapılması konusunda üniversitelerle işbirliğine gidilmeli.
- ·Yaşam boyu sertifika alan öğretmenlere, kendi bölgesindeki okullarda aldıkları eğitimlerin yanı sıra, yüksek lisans derecelerine bağlı olarak, doktora çalışması yapma hakkı verilmeli.
- ·Eğitimler için, her yıl öğretmen başına bir maaşı karşılığı ödenek ayrılmalı, kullanımı kendi tercihine bırakılmalı. Ödemeler öğretmene değil, belge karşılığında eğitimi sağlayan kuruma yapılmalı.